5 Kasım 2013 Salı

Anılar Kulesi

Anılarından kale yapıp sığınsa bile,
Yetmez yalnız başına bir ömür bir kişiye.

Özdemir Asaf



Babil'de bir kule inşa etmeye başladım.
Hayır, aslında İstanbul'da inşa etmeye başlamıştım.
Ama İstanbul benim için Babil olmuştu bir bakıma.
Şehirler dönüştü birbirine, benden habersiz.
Bana haber vermeye tenezzül etmediler.
Her bir taşını hayatımın ayrı bir yerinden söktüm.
Delik deşik bir geçmiş kalmıştı.
Zaten çokta bir varlığı yoktu.
Sadece sökülen taşlar gediği büyüttü.
Taşlar, ağırlıklarıyla sırtıma bindi.
Her birini kendim taşıdım.
Omuzlarımda, taşıdığım taşların izi kaldı.
Omuzlarımda, taşıdığım anıların izi kaldı.
Kalbimde, taşıdığım senin izi kaldı.
Ve ruhumda, izi değil kendisi kaldı.
Kule bulutlara kadar erişiyordu.
Raad ile göz göze gelebilirdim.
Ne o beni gördü, ne benim gözüm başkasını gördü.
Güzelim'e alışan göz, artık başka bir şeyi görmeyecekti.
Taşlar, her biri tonlarca ağırlığındaki taşlar.
Geçmişimdeki yerlerini hatırlatan taşlar.
Kâh bir bebeğin ağlaması, kâh bir çocuğun gülmesi.
Ne farkı vardı birbirinden, ne farkı vardı diğerlerinden.
Anılar, bir bütünün kesinkes parçaları.
Biri diğeri olmadan, diğeri biri olmadan.
Eksikler tamam olmaz, tamamlar eksik olmaz.
Hiçbir anıyı diğer bir anının arkasına atamadım.
Hepsi başlarını soktular bir kıyıdan.
Kıyıda kalmaya tahammül edemedi hiç biri.
Anılar kulesi yükseldi böyle böyle.
Şöyle böyle derken sen çıktın yine.
Ne afacan şeysin ki, her taşta sen varmışsın.
Anılardan bir kule değilmiş ki diktiğim;
Senden bir kuleymiş, bir kaleymiş.
Seni dikmişim ben meğer.
Seni taşımışım parça parça, tamamını taşımaya gücüm yetmemiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder