Anka'nın kanatlarına bir yuva yaptım senin için.
Seninle tırmanmak için Kaf Dağı'nın zirvesine.
Oraya ulaşmak için.
Kimsenin ulaşamayacağı yerleri görmek için.
Kimsesiz çıkmak için yola, kimse olmadan, senle.
Anka'nın kanatlarından bir tüy aldım.
Senin için.
Kuş tüyünden bir kalem yaptım senin için.
Mektuplarını onunla yaz diye.
Anka'nın tüyünü sana değer bulduğum için.
Pençelerini sana memur ettim.
Senin her sözünü bana hemen getirsin diye.
Kanatlarını hızlı çarpsın istedim, an geçirmesin ve geciktirmesin.
Hayatı sana vakfettim, senle mutlu diye.
Her sözden ve sazdan uzak tuttum.
Anka kuşunu kızıla boyadım.
Gökteki kızıllıkta beni göresin diye.
Kızıl güneşte beni gör, beni anımsa, beni farket.
Ve bir gün çıkacağız kanatlarıyla.
O esrarengiz dağın zirvesine.
Orada büyüteceğiz Anka'nın soyunu.
Herkesten ve her şeyden uzakta.
Anka'ya emredeceksin sen, otuzu önünde duracak.
Hepsiyle ayrı diyarlara ayrı haberler yollayacağız.
Ayrı vakitlerde ayrı mektuplar getirecek.
Mektupların aksın bana, damla damla düşmesin.
Sağanak gibi yağsın üzerime, Anka kanatlarıyla vuruşsun.
Sen yaz onlar getirsin bana.
Bir gün sende geleceksin Anka'nın kanatlarında.
Ben seni karşılayacağım, bir başka Anka'nın kanatlarında.
Yaşayacağız onun yuvasında, kanatların üzerinde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder