Hakim Bey, Yargılamalar, I
Hakim Bey, çok korkuyorum. Çok korktum, kaybetmekten korktum. Bana savunma hakkı vermediler. İnfaz etmeye kalktılar beni. Yakalasalardı idam edeceklerdi de, ellerinden kaçmayı başardım. Şimdi cellatları her yerde beni arıyor. Delik deşik etmedikleri yer kalmadı. Her yerde muhbirleri var. Hakim Bey, sizde onlardan mısınız? Bir kez olsun beni dinlemeyecek misiniz, korkuyorum, kimse neden anlamıyor, anlamıyorum. Kaybetmekten korkuyorum Hakim Bey, korktuğum kadar kaybediyorum da. İçimde bitmek bilmeyen şeyler var. Aldığım her nefesin hakkını isteyecekler gibi geliyor bana, sanki fazladan bir nefes çeksem bu dünyada hemen ya iadesini isteyecekler ya da o nefesin bedeli olarak beni boğacaklar. Her an ensemdeler, yakamı bırakmıyorlar, bir elleri hep boğazımda, fazladan alacağım nefesi bekliyorlar, diğer elleri tetikte, her an beni boğabilirler. Suçum baki bulundu mu Hakim Bey, delillerle güçlendirdiler mi, ne olur söyleyin bana. Birisi beni bu korkularımdan kurtarsın. Bu eli birisi boğazımdan çeksin. Ayak sesleri mi o duyduğum? Birisi mi var orada? Hakim Bey, geldiler mi, onlar mı geldi, yani cellatlarım. Beni onlara vermeyin. Korkarım ki karanlık bir köşede beni yargılamadan öldürecekler. Hakim Bey, lütfen savunma hakkı verin, sonra öldürün, yaşatmayın. Bu tıkırtılar beni korkutuyor, çıt çıksa ödüm kopuyor. Geceleri uyuyamıyorum, her an geleceklerini seziyorum. Bu korku, bu korku, bu korku ölümden daha beter. Ölüm korkusu ölümden daha yakıcı, daha kırıcı, daha acıtıcı. Benim canım için bu kadar mücadele etmeye değmez, bir bıçakla bitirebilirler bunu, bir kementle, bir yay kirişiyle. Lütfen ama güzel bir ölüm olsun bu, bari öldürürlerken güzel davransınlar Hakim Bey, bari siz bir şey söyleyin. Neden susuyorsunuz? Kalemim kırıldı mı yoksa, lütfen konuşun, susmayın. Çok suskun, sessiz geceler geçirdim. Artık sessizliğe tahammülüm yok, zira en sessiz anlar aslında benim için en gürültülü anlardır. İnsanlar susunca ben konuşuyorum ve güzel konuşamıyor giderek her şeyi mahvediyorum. Her an bir günahımı itiraf edebilirim. Hakim Bey, lütfen susturun beni, susturmazsanız kendi kendimi kendim olmaktan aforoz edeceğim. Hakim Bey o elinizdeki nedir, yağlı bir kement mi yoksa bir yay kirişi mi? Hayır, anladım, çok güzel parlıyor, o bir bıçak, kendimi görüyorum. Niye onu o kadar sıkı tutuyorsunuz, yaklaşmayın, ama siz, siz, bir hakimde cellat olabiliyor-muy-muş. ? .
02.03.2014 / 14:38
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder