Gönül çukurunu öğrettin önce.
Sonra gönül çukurundan yola çıkmayı.
Bütün varlığımın ortasına gönül çukurunu yerleştirdin.
Elim her defasında uzanır farkına varmadan.
Gönül çukurundan bir kale inşaa ettin adeta.
Sapasağlam bir kale ki asla yıkılmaz.
Şimdi yerleştin sen oraya.
Elim her defasında bu yüzden oraya gider.
Her aynaya bakışımda gözlerim gönül çukuruna dalar.
Orada senden bir şeyler görür.
Her yerde gördüğü gibi.
Orada bir medeniyet yatıyordur aslında.
Kimse bilmez, kimse görmez.
Biz biliriz, bu bize yeter.
Bize bizden başkası gerek değilken.
Şimdi orada senin ellerin dolaşmalı.
Ve ellerim gönül çukurunda olmalı.
İnşaa ettiğin o kalede yaşamalıyız.
Bizim gizli sığınağımız olmalı.
Herkesten saklanabildiğimiz bir yer olarak.
Arayanların dahi bulamayacağı.
Ve anlamını kimsenin çözemeyeceği.
Bilinmez bir diyar şimdi orası.
Gönül çukurunda yaşarız sonsuza kadar.
Herkesten olabildiğince uzakta.
Hayat verir bize o çukur.
O çukura dalarak yükseliriz gökyüzüne.
O çukurda indikçe derinlere başka yerlerde yükseltiriz kendimizi.
Her bakanın göreceği ama kimsenin anlayamayacağı bir yerde.
Hep görülen ama hiç bilinmeyen bir konumda.
Biz senle yaşarız gönül çukurumuzda.
Herkesten uzak, baş başa.
Gönül çukurumuzda, aşk boğazında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder