13 Aralık 2012 Perşembe

Zümrüdîye Çalan Manton

Soğuğun içerisinde bir yerlerde,
Camların buğulaştığı kör saatlerde,
Dibe çöken sisin heyecanıyla,
Karaladım birkaç satır manton içinde.
Zümrüdî bir mantoydu üzerindeki,
Canlı, heyecanlı ve engin.
Yüzün kadar canlı.
Mimiklerin kadar heyecanlı.
Senin kadar engin.
İliklenmiş düğmeleri uca kadar.
Ateş kadar sıcak.
Onun kadar yakıcı.
Uzaktan hissedilir alevi.
Yanaklar alık alık.
Gözler uzakta arar nesneyi.
Dikmek gerek ona gözleri.
Notlar karalarım ufak kâğıtlara.
Yazıyla dolu dahi köşe bucak.
Sen dolaşıp dururken karanlık sokaklarda.
Ben izlerim gölgeni aydınlık sabahlarda.
Güneş daha mı erken doğsa nedir?
Gece biran evvel kısalmalı.
Üç adım yollar ekvatora dönmemeli.
40 dakikalık vakt-i dil yüzyıllara dönmeli.
Gün doğalı çok oldu.
Zil çalalı epey geçti.
Akşama az kaldı.
Güneş batmakta karşımda.
Kahvem yudumlanmalı fincanımda.
Kalemim karalanmalı defterimde.

Her cümlenin gizli öznesisin.
Ben ki bir garip yüklemim,
Bana soru soranlara seni gösteririm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder