Yollar kıvrılıp uzuyor dağın eteklerine,
Vakit ile sönüyor parlak ziyası.
Kızıllığın şulesi sararken ufku,
Ayın izdüşümü kovalıyor güneşi.
Tutup bir merdiveni dayamalıyım gökyüzüne,
Toplamalıyım daldaki meyve gibi yıldızları.
Çakıl taşları dolarken pabuçlarıma,
Yorgun ayaklarım hissettirmemeli kendini.
Gelirken uzaktan sesi ırmakların,
Kulak vermeliyim seslerine kuşların.
Ağaçlar yeşillendirirken ıssız toprakları,
Arkadaş gibi sarmalıyım sarmaşıkları.
Son polenini toplamış uzaklaşırken arılar,
Söyler şarkısını daldaki çiçekler.
Yerde ağır ağır ilerliyorken karıncalar,
Yuvasına ulaşmanın derdinde serçeler.
Vakti gelen baykuş tünemişken zirvede,
Ötüşleri yankılanır boşluktaki gecede.
Adım adım ilerlerken bozuk yolda,
Çökmüş içime karanlık bu yerde.
İnce uzun yollar selamlarken bendimi,
Boynumda asılı bir veda tılsımı.
Kavuşmak için nazenin sevgiliye,
Koşmalıyım yırtarak adelelerimi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder