10 Ekim 2012 Çarşamba

Salt Duygular

Salt duygulara ihtiyacımız var.
Su katılmamış, katıksız, doğal birkaç duyguya ihtiyacımız var.
Sevgi, nefret, özlem; ne olursa olsun katıksız olmalı.
Artık insan öyle bir konuma geldi ki hiçbir duyguyu saf olarak barındıramıyoruz.
Seviyoruz ama menfaatlerimize uygun olduğu sürece.
Nefret ediyoruz çünkü karşı cephede yer alıyor.
Özlüyoruz çünkü o yanımızdayken bize yardım ederdi.
Salt olarak yaratılan duygular kayboluyor.
Pekçok duygu bizim isteklerimize uygun olarak şekillendirildi.
Biz nasıl istersek duygularımızda öyle oldu.
Duygularımızı kalbimizle değilde aklımızla yönetmeye çalıştık.
Aslında onları duygu olarak tabir etmemizi sağlayan 'kalpten' gelen kararlar olmasıydı.
Onun bu özelliğini saptırdık ve herşeyin yine aynı kalmasını bekledik.
Oysa çok mu zordu sevginin tohumlarını ekmek?
Özlem duyup sabretmek?
Sevgiyi bir bebek misali günden güne büyütmek?
Çok mu zordu ilk günkü kadar saf olarak duyguları barındırmak?
Çamurda oynarken kirlettiğimiz ellerimizle onlara dokunmamak?
Salt duygulara ihtiyacımız var.
Sarılmamız gereken bedenlere ihtiyacımız var.
Hasretlik çekeceğimiz insanlara ihtiyacımız var.
Mutlu edecek kahkahalara ihtiyacımız var.
Gelecek güzel günlere işaret edebilecek gözyaşlarına ihtiyacımız var.

Salt duygulara ihtiyacımız var.
Yaratıldıkları 'an' ki kadar saf.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder