Karanlık çağa doğru gidiyoruz.
Geleceğimiz geçmişimizden daha karanlık görünüyor.
Daha doğrusu herhangi bir gelecek görünmüyor.
Çağımız içerisinde bütün çirkef, karanlık ve öfkeyi barındırıyor.
Dünya bütün öfkesini bu yüzyıla saklamış olmalı.
Bütün nefretler bu yüzyılda fiilen hareket bulmuş.
Bütün intikamlar bu yüzyılda göstermiş kendini.
7 belalı bir yüzyıldayız.
Dünya yaratıldığından beri daimi olarak daha karanlık olmaya doğru yol alıyor.
Her geçen yıl karanlığa bir adım daha yaklaşıyoruz.
İnsanlığın doğasında olmayan, mağara adamı olarak tabir ettiğimiz insanların yapmadıkları şeyleri yapıyor, onların hiç yapmayacakları durumları uyguluyoruz.
İdam, infaz, işkence. Hepsi bu yüzyılda hayat buldu.
Topraklarla kaplı olan dünya bu yüzyılda betonlaştı.
Bireysel ilişkilere ve iletişime dayalı olan her şey bu yüzyılda bozuntulara uğradı.
Hangi yaratık daha medeni şimdi?
Hayatını ormanda manda avlayarak geçiren mağara adamı mı?
Şehrin göbeğinde para kazanmak için insan avlayan tüccar kılıklı beyefendilerimiz mi?
Hangi yüzyıl daha aydınlık?
İnsanın hücresine kadar deşipde elle tutulur veri kazanamayan modern çağ mı?
Ateş yakmayı bulduğunda tarihi değiştiren karanlık çağ mı?
Geçmişe gitmek için fırsatlar arıyoruz.
Zaman makinesi hayâline kapılıyoruz.
Tarih çağlarının kokusu burnumuzda tütüyor.
Henüz daha karanlığa gebe olan; modern çağımızın içi çürüyor.
İçine büzülmüş, yosun bağlamış, taş tutmuş.
Doğal olmak, doğallık adı altında kendi özümüze dönmenin peşindeyiz.
Peki öyle ya bende soruyorum şimdi, ne vardı bu kadar bozulacak?
Çok mu iğrendiniz mağara adamından?
Oysa şimdi onun elinden bir salkım üzüm için neler vermezdiniz.
Çok mu iğrendiniz kocakarı ilaçlarından?
Oysa şimdi her 'şifalı' denilen ürüne ne hülyâlarla atlıyorsunuz.
Şimdi insanlarımızı yontmalıyız.
Yontulmayan insan, yanlış yere kök salacaktır.
Karanlık Çağ'dayız, hemde çok karanlık.
Aydınlık bir yol bulunamayacak, hemde hiç bulunamayak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder