"Çiçek, açtı ve soldu. Güneş, doğdu ve battı. Sevgili, sevdi ve gitti."
“The flower bloomed and faded. The sun rose and sank. The lover loved and went.”
— Virginia Woolf
Döngüydü bu yine, dönmeye başladı.
Her gelen gitmek zorundaymış gibi.
Doğan her insanın öldüğü gibi.
Her günün geceyle sonlanmış hâli.
Bütün gelenler gitmeyi biliyor.
Bir ben kalıyorum ortada, yolu bilmiyorum.
Yol gösteren bulunmuyor.
Artık bakmalı gökyüzüne.
Baktığım yıldız göstermeli yolu.
Ben ona kapılıp uçmayı denemeliyim.
Uçmayı bilmeden bırakılmalıyım boşluğa, bıraktın boşluğa.
Bir balığı izlemeliyim bir anda.
Yüzme bilmeden onunla olmalıyım.
Çırpınmalıyım kurtuluşun olmadığı derin sularda.
Çırpınmalıyım, çırpındıkça dibe batırılmalıyım, batırdın dibine.
Bir timsahın peşinden gitmeliyim.
Onun gözyaşlarında boğulmalıyım.
Belki bir akrebin izinden gitmeliyim.
Mısır çöllerinde bulmalıyım akrebi.
Onun zehrine karışmalıyım.
Karıştıkça solmakta, kimsesiz sıcak çöllerde.
Huzur içinde, hiç kimse tarafından rahatsız edilmeden.
Belki kutupta bir penguenin yanında olmalıyım.
Soğuğa hiç dayanamayan bir yapıda olsamda.
Birisinden birinin peşinde olmalıyım.
Huzur için uyumalıyım, bir daha uyanmak istemeden.
Koynumda sıcaklığımla, kendi içimden gelen.
Bu son gündü işte, son döngüye ait.
Sona doğru bir döngüydü, kıyamete yaklaştıkça.
Herkes giderken ben kalmalıyım.
Kalayım ki herkes gibi olmayayım.
Yalnızda yaşanır, yaşanır nasıl olsa.
Yaşam bir döngüden ibaret, mahşerde uyanırım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder