Nereden geldiğini anlayamadım.
Gözlerim karanlığa alışmışken önümde beliriverdin.
Gözlerin, tepemde güneş gibiydi.
Yakıyordu bir yandan.
Diğer yandan üzerimden hiç ayrılmıyordu.
Gözlerin öyle bir güneşti ki rüzgar esmiyordu korkusundan.
Bu ne derin bir rüyaydı ki ben uyanamıyordum.
Rüyalarımı ele geçirmiştin.
Hiç belli etmeden, hiç göstermeden, hissettirmeden.
Sesin çıkmıyordu hiç.
Sadece gelip yerleşiyordun ve öylece duruyordun karşımda.
Kar geliyordu, güneş geliyordu, yapraklar dökülüyordu.
Sen öyle kalakalıyordun karşımda.
Ne giysilerin değişiyordu, ne saçların uçuşuyordu ne de üşüyordun.
Öyle sabittin hep, rüyalarıma hükmediyordun.
Ben ise başımı ne yana çevirsem seni görür gibiydim.
Bulutlarda göz akın kadar beyazdı.
O kadar billur, o kadar aydınlık.
Rüyadaki renkler sana yaklaştıkça belirginleşiyordu.
Rüyalar kızı, her gece yeniden dirildin.
Göz kapaklarım indiğinde doğdun baştan.
Henüz tamamlanmamış bir rüyaya dönüştü rüyalarım.
Bir yanına siyah egemen.
Diğer yanı tüm renkleri barındırıyor.
İçerisinde cıvıl cıvıl bir köşe var.
Rengarenk insanlığı barındıran sıcak bir yan.
Öte tarafı henüz anlaşılamayan renklerle örülü.
Motiflerinin keskinleşmediği bir tuval.
Bu resmi ne zaman bitireceksin bilmiyorum.
Rüyalar kızı olarak dirilirken gecelerimde,
Ruhum bedenimi terk ediyor her gece,
Senin olduğun yerde açıyor gözlerini.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder