İskandinavya'da kar yağıyor, burada yağmur.
Her iki iklimde de ateş başında toplanmış insanlar,
Aynı yalana ortak olmakta.
Yasaklanan aşkların köhne karanlığında,
Bir avuç umuttu beklentimiz.
Hiç giderilemeyen kuruntularla,
Silerken yüzündeki koyu ifadeyi özselleştirdiklerimiz,
Bir bardak yaz yağmuruydu,
Başımızdan aşağıya dökülen.
Şimdi, masa başında açık unutulmuş kitaplar gibi,
Küf kokuyor geçmişimiz ve rutubet tutuyor.
İskandinavya'da kar yağıyor, burada yağmur.
Ne kar beni tutuyor ne yağmur.
Haziran güneşi ikisinden de kaçmış.
Kaçış, sığınmak kendinden yoksunluklara.
Sözsel dinginliklerde yitirilen nâmeler.
Dile gelmediği için kaybolan cümleler.
İki kıyı arasında esir kalınmış hayatlar.
Yok ki cümlelerin sonu,
Kelimelerin çıkış noktası olmadığı gibi.
Hepsi birbirinden beter adımlarımızın.
Aşkların yasaklanan reklamlarında oynayanlar,
Bir bir idam edilmeli sehbasında yargının.
Tek tek boğdurulmalı kıskacında yerginin.
İskandinavya'da kar yağıyor, burada yağmur.
Her ikisinde de aynı yalanlar söyleniyor.
Bu tek ortak noktasıdır uzak iki iklimin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder