Çarmıha gerili Venüs. Şehrin en yüksek yerinde, en sessiz, göğe en yakın, insanlara en uzak, en sessiz, meleklerin onu gelip alması en kolay, kuşlarla konuşmak için en anlamlı yer orası. Baş başayız, herkes uzaklaştı. Biz gerildik çarmıhta. Çarmıhımız kan içinde, kanımız akıyor, oluk oluk belki de. Farkında değiliz. Akan kanımız da değil, sevgimiz. Başındaki dikenler beni de yaralıyor. Etime batıp gömülüyor dikenler, daha sonra her adımımızda bizi daha da çok acıtacak. Bir vakit sonra adım atacak hâlimiz kalmayana dek.
Çarmıha gerili Venüs. Çarmıh, çoktandır kendini aforoz etti görevinden. Son kadehte sunulan kan Venüs'ündür, o verdi rengini çanağına. Kutsal kâse silindi yerden. Venüs, çarmıha gerili. Dudaklarında bir gülümseme, yanağında kan. İşte bugün, o gün.
6 Haziran 2014 Cuma
Çarmıha Gerili Venüs
Çarmıha gerili Venüs. Avuçlarından damlayan kan değil, canımdır. Damla damla canım çıkıyor bedenimden, eriyorum, yok oluyorum, tükeniyorum. Venüs'ün narin kanı akarken ölen benim. Her damla kan, bir adım daha demek son yolculuğuna. Son yolculuksa ilki kadar görkemli. Şimdi o asılı duruyor bir ressamın özenle hazırlayıp sunduğu tablosunu sergileyişi gibi. Boynunu gösteriyor bana, ince bir damar gözüme takılıyor, ince, yeşil, kıvrık bir nehir gibi. Boynundaki damarından öpüyorum Venüs'ü, dudaklarım kan içinde kalıyor. Kanayan dudaklarımla kanayan boynunun kanı birbirini tamamlıyor. Kanımız, birbirini tamamlamak için var.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder