Kahire'nin sokakları dar ve uzun, hiçbir genişlik yok ve insan kendisini kocaman bir labirentin içinde buluyor Katharine ve ben seni çok özledim, özledim artık, anlıyor musun?
Papağanlar yine odamızın alt sokağında ötüyor, bu sefer sen yoksun ama onlar yine ötüyor, sesleri sokaklar boyunca dolaşıp tekrar dönerek odamızın duvarlarına vuruyor, sesleri yansıyor, yankılanıyor. Kahire bin bir hüzün ile doldu artık, yaşamak mümkün değil ve ben ne zaman hayata dönmeye çabalasam her zaman yoluma dikilen bir hayalet, gölge, karabasan ve bunlara benzer bir şeyler yoluma çıkıyor, kulağıma hep bildiğim seslerle aynı şeyi fısıldıyor: Katharine, Katharine, Katharine. Boğazımdan hiç gitmeyen bir yumrusun, burnumda soluk almamı engelleyen bir tıkanıklıksın, gözlerimde görmememe neden olan bir iris kistisin, dudaklarımdan dökülemeyen kelimelersin.
Kahire sokakları tam bir zindan yeri, çıkış yok, dönüş yok, gidilecek bir yer yok, bir mezar bile yok. Bunca insan dolaşıyor bu sokaklarda ama kim nereye gidiyor, neden gidiyor ve neyle gidiyor, bir bilgim yok. Tüm bu insanlar bizi bilmiyor Katharine, papağanların sesleri arasında seviştiğimiz evimizde neler yaşadığımızı bilmiyorlar, bizim bir büyük sırrımız var ve kimse ortak değil bizden başka. Yalnızca ikimizin bildiği ve ikimizle beraber gömülecek bir sırrımız var, herkesten koruduğumuz; sanki bilseler anlayacaklar mıydı? Tüm bu insanlar birer karartıdan başka bir şey değil, hep yanımızda, sokaklarda, pazarlardalar ama hiçbir zaman bir varlığa dönüşemiyorlar.
Katharine, anlıyor musun, içimde büyük bir acı var, giderek daha da büyüyen ve kimsenin görmediği, anlamadığı, saklı. Saklı bir hazine gibi taşıyorum seni içimde, bir şehrin içine işliyorum seni, sokaklara, seslere, kaldırım taşlarına, Semiramis Oteli'ne, Paşa Oteli'ne, arabalara, mayınların fünyelerine, bombaların can alıcı noktalarına, hayatıma işliyorum seni ve sen giderek daha da fazla var olurken beni de giderek tüketiyorsun. Ben yaşayamıyorum ve ölüm gelip bir türlü beni bulmuyor. Nasıl bir günâhın içinde olduğumu bilmiyorum ama Yaratıcı'nın omuzlarıma yüklediği bu acı beni giderek eritiyor, yok oluyorum Katharine.
Giden her zaman mutludur sevgilim, acıyı kalan yüklenir. Ölen her zaman cennete gider sevgilim, cehennemi kalan yaşar. Kaybolan her zaman ölümsüzdür sevgilim, arayan her zaman unutulur.
Kont Ladislaus de Almásy
Kont Ladislaus de Almásy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder