Franz Kafka
Önce uzun günler önce yağmur gösterdi kendini. Uzun uzun, hiç oyalanmadan, gökte bir delik açılmışta bütün sular artık yere iniyormuşçasına gür bir şekilde. Sonra biraz durgunlaştı, şiddeti geçmişti artık. Soğukta üşüyen bir kedi ile bir köpeğin birbirine sarılışını görmüşte insafa gelmişti belki. Sonra uzun günler boyunca yağmaya devam etti. Ağır ağır yere damlayışının altında el ele tutuşupta yürüyen insanları görüp bahtiyar hissetmişti kendini belki. Günlerce süren yağmurlar yerini kara bırakmıştı.
Bir gün kar çıkageldi, daha önce gelmesi gerekirken. Beklenen hep geç gelmeye alışıktır, sanki geciktikçe onun şiddeti artar. Bir gün hiç umulmadığı bir anda kapıda belirdi, kar. Ev sahibi cömertti, geleni geri çevirmedi. Kar yuva yaptı buralara, kaldı kalmak istediği müddetçe. Bir gün gidiverdi yine, gelişindeki gibi zamansız bir şekilde. Kar evine döndü, bulutlara.
Bugün ne yağmur var ne de kar. Güneş ikisinide uzak tuttu. Şimdi yağmur ile kar bulutlarda el ele tutuşmuş oyun oynuyorlar. Yağmurlar kara dönüyor, karlar eriyip yağmurlaşıyor. İkisi birbirinden hoşlanıyor, hep yer değiştiriyor. Sonbaharda yağan yağmur kışın yağan kar oluyor, kışın yağan kar ilkbaharda yağmur oluyor. Bir bir dönüyorlar birbirine istisnasız, ne yağmur olmadan kar ne de kar olmadan yağmur geliyor. Ve güneş ikisinin arasında, onlara bir ayrılığı sunuyor.
Bugün ne kar var ne de yağmur. Ben ise bugünü kutlamak istiyorum. Kar ve yağmur bulutlarda oyun oynarken seninle bende bu yazıda buluşuyoruz. Ben bir masaya oturdum sana yazıyorum, masanın karşısına seni oturtmuş olarak. Sen bu yazdıklarıma aklımın içinden bir yerlerden cevap veriyorsun. Ben bugünü kutlayalım diyorum, sen tutup güneş gibi beliriyorsun, an be an ısıtıyorsun. Haydi ver elini gidelim, yabancıların olduğu yerlere. Kar ve yağmur kadar sevelim oynamayı, her ne kadar bulutlarda olmasa da. Bulutlara tırmanalım biz seninle bir gün, ben senin için bir merdiven inşa ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder