Paramparça olmuş bir sandal kıyıya vurup,
Balıklar yolunu şaşırmış avcıya yaklaşıyor.
Ben yolumu kaybedip;
Senin olmadığın sularda boğulmaktayım.
Üzerimde siyah, tek cepli bir kaftan,
Cebimde ölüme dair bir ferman,
Yol almaktayım ıssızlığa doğru,
Yolum küçülmekte senin olmadığın yanlışa doğru.
Savrulmuş her yana ayrı bir dert,
Oluk oluk bela yağmakta bilinmezliklerden,
Kapıcısı terk etmekte korumakla görevli olduğu evi,
Eskimeye mahkum edilmiş asırlık çınar.
Özlem, ıssızlığa sürükleyen büyük dalgadır,
Özlem, beni parçalayan ucu keskin baltadır,
Özlem, cebimde not olarak düşen ferman,
Sonu gelmeyen azabın duraksanmış bir anıdır.
Günlerin geçişi özlemin gelişiyle örtüştü,
Özlemin çokluğu yokluğun varlığıyla pekişti,
Afrika'da bir siyah çocuk susuzluktan öldü,
Senin susuzluğundan her an ölüşüm gibi.
Özlemin cebi delik, her yana kendini düşürüyor.
Özlemin ensesi kalın, hiç azalmıyor.
Özlemin sesi gür, en uzaktan bile kendini haykırıyor.
Özlemin adı baki, sonsuza dek yaşıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder