Ölüm, insanların arasında kol geziyor. Herhangi bir şekilde kendini saklamıyor. Ölüm, üzerinde kırmızı bir kaftanla, alnında ismi yazarak, bağıra bağıra insanların arasında dolaşıyor. Kimine bir vasıtayla, kimine yakın bir yüzle, kimine çırılçıplak uğruyor.
Ölüm, insanların arasında kol geziyor. O kendini saklamaya gerek duymuyor, saklanmak onun özünde yok. En çok sevdiği şey kendini göstere göstere yürümek. Kibir duyuyor varlığından, ölüm gösterişi seviyor. Bazende kendi içine kapanıyor. Ağır ağır yaklaşıyor avına doğru. İnsan onun için bir av, yakalamaktan hoşlanıyor. En beklenmediği anda karşılamaktan hoşlanıyor. İnsan hazırlıksız geziyor sokaklarda, hazırlıksız oyalanıyor evlerde, hazırlıksız karşılaşıyor yapılarla. Hiç kimse onu düşünmüyor, oysa ölüm; her zaman insanı düşünerek yaşamaya devam ediyor. Ölüm, yaşıyor, yaşamaktan çok zevk alıyor. Ölüm yaşadığı müddetçe insana huzur yok, huzur ölümün olmadığı bir başka dünyada olsa gerek. Belki Jüpiter'de, belki Satürn'de belki de ...
Ölüm, insanların arasında kol geziyor. Çocuklarla seksek oynuyor, büyüklerle sohbet ediyor ve yaşlılarla geçmişi yâd ediyor; ölüm insanlarla ilişkide bulunuyor. Hiç kimseyi ayırt etmiyor; her kesimden, her tenden ve her renkten alıyor. Ölüm torpil yapmıyor, torpiller patlatarak müşterisini çağırıyor. Havai fişeklerle yeni yoldaşını karşılıyor. Ölüm en güzel ev sahibi, geleni hiçbir zaman bırakmıyor. Ölüm en kötü misafir, geldiği yerden gitmiyor. Ölüm, en sevilen ve en nefret edilen. Duygularda başka bir âlem, yaşayışlarda başka bir dünya, tiyatrolarda yeni bir perde. Ölüm, oyunların en güzeli, kaybetmekle kazanmak iç içe. Hangisinin seçildiği, oynayana bağlı.
Ölüm, insanların arasında kol geziyor. Onu sevmek ne mümkün ve ondan uzak durmak. Uzak duranada uğruyor, kollarını açmış onu bekleyenede. Ölüm, hiç uzak durmuyor. Hep yakınında bir yerde insanın, hep baş ucunda. Kimisinin yatağının ucunda bekliyor, bir daha gözlerini açamayacak olanın. Kimisinin koluna girmiş bir yolda yürüyor, bir daha herhangi bir yere adım atamayacak olanın. Kimisinin karşısında beliriyor, bir daha kimseyi göremeyecek olanın. Ölüm, herhangi bir yerde, herhangi bir şekilde, herhangi bir insanı, kollarını açmış sevgiyle bekliyor. O seviyor insanı, sevmeseydi kavuşmazdı. Ayrılık nedir bilmiyor, ölüm sabrediyor, herkesle kucaklaşıyor.
Ölüm, insanların arasında kol geziyor. Kucaklaşıyor, öpüşüyor ve sevişiyor.
"Ama öleceğim. Son şarkımı söylüyorum. Bazısının şarkısı daha uzundur, bazısınınki daha kısa. Fakat aradaki fark yalnızca birkaç kelimeden ibarettir." diyordu Franz Kafka, yine böyle bir anda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder