7 Şubat 2015 Cumartesi

Adem'den Havva'sına XXX

Havva'ya;
Saatler saatleri, günler günleri, aylar mevsimleri, yıllar asırları kovalıyor Havva; bu eşsiz döngü kendi içinde tekrarlanıp duruyor.
Hiç bilmediğim bir zamanın hiç bilmediğim bir noktasındayım ve yalnızca hayalinle yoldaşlık edebiliyorum.
Uçsuz bucaksız bu topraklar nerede nihayete eriyor bilmiyorum ama o son noktada dahi senin olup olmadığından emin değilim; sonunda senin beni beklediğini bilsem cehennemi yüzerek geçer cenneti uçarak aşar ve en tepede beni bekleyen kollarına gelirdim ama bildiğim tek şey yokluğun.
Yokluk, o adı sanı belli olmayan cehennem, çöl, ıssızlık, ne kadar da keskin ve acı.
Tüm acılar yalnızlıktan kaynaklanırsa yalnızlığın da yalnızca senin olmayışından kaynaklandığını söylemek gerekir Havva, çünkü yalnız olmak bir başka insandan yoksun olmak demek değildir, yalnız olmak Havva'sız olmak demektir.
Ne sesler ne görüntüler ne duyular ne de sıcaklık, hiçbiri tek başına var olamıyor ve hepsini birbirine muhtaç.
Sağır olsam sesi olmayan bir doğa, kör olsam göremediğim bir evren, duyumsayamasam hissedemediklerim ve algılayamasam ısının tüm anlamsal katmanları yok olur gider; oysa ben hepsi bir olduklarında onlardan zevk alıyorum, tek başlarına hepsi eksik ve görülmeye değer değil.
Gece gökyüzüne baktığımda yıldızların birbirlerinden ayrıksı duruşlarından anlamlar çıkarmaya çalışıyorum; güneşle ayın birbirine değememelerinden ve kavuşamamalarından anlamlar çıkarıyorum; denizle toprağın hangisinin diğerini daha çok örtmek istediğini merak ediyorum, acaba deniz mi toprağı daha çok seviyor ve onu her şeyden korumak için üzerine kendisi kapanıyor yoksa toprak mı denizi daha çok seviyor ve onu kendi derinliklerine alıp her yeri kaplamak istiyor; hangisi hangisini, kim kimi; aklım kendi kendine dolanıp duruyor Havva ve sonunda duruyor, galiba aklım başımdan gidiyor, yel esince yaprakların ağacın dallarından ayrılıp kopup gidişi gibi.
Sebepsiz değil hiçbir şey; yapraklar ayrılıyorsa ağaç dallarından elbet bir daha doğmak, daha gür doğmak içindir; dallar, yaprakların kopup gitmesine izin veriyorsa elbet onları tekrar tekrar doğurmak içindir, daha güçlü ve daha güzel; aklım da işte böyle çekip gidiyorsa seni daha iyi, daha güzel canlandırmak içindir, içime yeni yeni Havvalar doğurmak içindir.
Kendimden kopup gidesim var Havva, bedenimi burada koyup gitmek istiyorum, denize dalsam ve en dibe varıp orada herkesten saklansam, fark eder mi şu ânki halimden, şimdi bile kim beni görüyor ki Havva?
Yalnızlık demektir ki Havvasızlık, Havvasızlık demektir ki yalnızlık ve Adem demektir ki 'Havvasız olan', 'Havvasız olan' demektir ki Adem.

Bir ben bilirim seni Havva, tutup içimde saklmayı dilerim.
XXX

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder