10 Ocak 2014 Cuma

İklimlerin İklimi

“En iyisi düşünmemekti. Kaçmaktı. Kendi içime kaçmak. Fakat bir içim var mıydı? Hatta ben var mıydım? Ben dediğim şey, bir yığın ihtiyaç, azap ve korku idi.”

Tanpınar - Saatleri Ayarlama Enstitüsü


       Benim bir içim var sanırım. İçimin içinde de bir iç var. Onun içinde de bir iç var. Ben katman katmanım! Benim içimin içi var. Her insanın içinde bir başka insan var, insan insana gebe. Ve işte hiç görülmeyen, bir insan bir insana gebe.
       İçimde yığınla duygu var. Her biri farklı iklimlerden geliyor. Her iklim içinde kendi duygu dünyasını taşıyor. Peki öyleyse eğer, ben hangi iklime aidim? Tüm mesele bu, ben kendime ait bir iklim bulamadım. Tüm iklimlerden uzaktayım. Yalnız bir iklim var bana kalan, bana yaraşan, bana benzeyen. O iklim ise, benden uzak bir iklim. Dünyanın dışındaymışçasına, kâinatta kaybolmuşçasına, bilinmemecesine bir iklim. O iklimi anlatacağım işte. İklimlerin en güzelini.
       Bir varmış, çoğu zaman yokmuş. Bir varken çok yokluğunu silermiş. Çok yokluğunu da çarçabuk silermiş. Öyle gelip geçermiş. Her gelişinde âlemi peşinden sürüklermiş. O öyle bir iklimmiş ki kendisinin kısa bir ânı bile tüm ânları doldururmuş. Sanki âlem bir iple kendisine bağlanmış, o nereye giderse alemde onunla birlikte o nereye giderse gidiyormuş. O mu âlemde bir parça yoksa âlem mi onda bir parça, anlaşılmazmış. Günler böyle gelip geçer, vakit hiç durmaz akar, yaşam pınarının suyu çekilirken, ak sakallı bilge dedelerin öldüğü vakit, kötülükleri haber veren kara karga akbabalara yem olduğunda, uyuyan prenses evlendiğinde, işte o vakit bu iklimin çarkı durmuş. İklim artık dolaşmaz olmuş. Konaklamak, yerleşmek istemiş. Tüm bu ânlarda bir yuva aramış kendine. İçerisine koca bir âlemi sığdırabileceği bir yuva. Aslanlara bakmış, pençesine çok güvenir bulmuş. Kartallara bakmış, gözlerinin keskinliğine çok güvenir bulmuş. Yunuslara bakmış, denize esir bulmuş. İnsana bakmış, ... Bir daha bakamamış. O ân insana yerleşmiş. O insan, o gündür bu gündür, o diyardan bu diyara, içerisinde hiç bilinmez katmanlı bir iklimle dolaşmış. İnsan, içinde kat kat bir iklimi saklamış. Sonunda bu iklim, insana ait bir küçük çocuk olmuş. İnsan gebe kalmış.
       İçimde katman katman bir iklim var. Kime ve neye ait? Bu iklim mi beni yöneten yoksa ben mi bu iklime hâkim olanım bilmiyorum. Bildiğim, ben bu iklimdeyim, bu iklim varlığını benle devam ettirmekte. Bu iklim, iklimlerin iklimi. Arapça terkiple iklimü'l-iklim. 'İklimlerin iklimi'
       Bu iklim, yer etti bende. Ben katman katmanım. En derinde bir katman var. Varlığın özü o katmanda, varlığımın. Orada bir saray var. Sarayda bir taht var. Tahtta oturan birisi var. Elinde bir kalp var, henüz kan damlayan. Ve dudakları kıpkırmızı. İşte iklimin sırrı, işte insanın sırrı, işte bilinmeyen bilinmezlik. Şimdi çöz sırrını!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder