Çengelli iğnenin ucunda âşkı tatmak,
Bir antilopun onu kovalayan aslana âşık olması.
Koştura koştura sonunda kendini avcıya teslim etmek.
Çengelli iğnenin ucunda bir âşk var.
Uzanıp onu tutuyorum tüm gücümle.
Avuçlarımı sıkı sıkıya kapatıyorum,
Olur da en küçük bir boşlukta kaçar diye.
Bir çengelli iğne insanın elinden kurtulup nereye kaçar?
İğnenin ucu elimde gittikçe daha derinlere batıyor;
Batıyor, kendi yolunu kendiliğinden buluyor.
İğnenin metali al bir renk alıyor.
Bazı acılar çok sonra hissedilir, âşk gibi.
Âşkın sıcaklığıyla doluydu elim;
Öylesine sıcak bir ateş ki, lav gibi yakıyordu beni.
Yeni yeni kusuluyordu âşk, acı diye bir volkandan.
Her taraf âşka bulandı, en çok da elim.
Bir çengelli iğnenin ucundaydı âşk,
Derinlere ine ine kayboldu bedenimin ücra köşelerinde.
Sessizce işini bitirip giden usta katiller gibiydi,
Fetihleri de öyle sessiz oldu.
Bir çengelli iğnenin ucunda kalbim sallanıyor.
İğne saplanmış onun en hassas yerlerine,
Kendimi kurtaramıyorum.
Hiç insan kendini âşktan kurtarabilir mi?
Âşk kurtuluşun kendisi olmalıydı,
Birazcık unutabilmek için acıları.
Âşk insanın kendisini çengelli iğneye bırakmasıydı,
İğnenin vücutta özgürce hareket edebilmesi,
Dilediği yere saplanmasına izin verilmesi, izin almadan.
Benim âşkım çengelli iğnenin ucunda,
İğnenin çengelinin ucunda,
Uçta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder