Kaşık gibi yüzün kayboldu,
Suya vuran yansımada.
Nergisler ovasına bir damla düştü,
Zift gibi.
Bir adın kalır geriye,
Onu da silmezlerse.
Yeşil gök, tunç deniz, kızıl haziran;
Düşlerin düşüşe açılan penceresi,
Uykuda insanı bekleyen karanlık;
Yalnız kaldığın kalende can bulur,
O da yiter gider bir gün;
Bir adın kalır geriye,
Onu da silmezlerse.
İskender'in at koşturduğu coğrafyadan,
Yitik mezopotamyasından gönlün,
Nice kısrakların koşturduğu ovadan,
Yine atlılar gelir bir gün;
Ellerinde tuğ diye sevgilinin saçları,
Âşk kokulu;
O gün kalsa da yitse de bir insan,
Doğan da ölen de yok artık,
Her şey donuk;
Zaman bir yarıktan ibaret,
Sürekli insanı içine çeken.
Yalancıydı Hızır, İlyas, İskender;
Yine sarhoş oldukları bir gün,
Şeytan fısıldamıştı kulaklarına,
Binbir yalan ören insan aklına,
Kandırmıştı onları,
ve âdemoğlunun atasından beri peşinde olduğu,
Arzuyu koymuştu yüreklerine;
Ölümsüzlük, bir düşten ibaret,
Hep kulağa fısıldanan,
ve yitik mezopotamyasında gönlün,
Bir avuntudan ibaret.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder