Göğsümde uyuyakalmış bir düşsün Dile.
Yenidoğanları suya bırakıyorlardı sevgilim;
Hepsinin adını Buda'nın tapınaklarına kazıyıp,
Bir bir merdivenleri çıkıyorlardı;
Ben inerken gerisingeri.
Filler koşmaya başlıyordu gönül ovamda;
Timur'du, İskender'di, Bâbür'dü gözüken,
Göğsümü eziyorlardı.
Hint kırmızısına çalardı gözlerin kızdığında,
Kına kırmızısı, kiremit;
İrlanda kırmızısına çalardı bazen,
Nehirlerimi kana bulayan.
Peygamber inmiyordu gökten sevgilim,
Buda ağlıyordu.
Gözlerin aydınlatmıyordu gece önümü sevgilim,
Şiirini yazmakta zorlanıyordum.
Saçlarından ördüğün kilimleri seriyordum fillerin üzerine,
Sefere çıkıyordum ilk günkü gibi,
Gecenin ordusuyla savaşmak için dolunay meydanını arşınlıyorum,
Rehberimken sesin.
Her mağlubiyet bana seni hatırlatıyor şimdilerde sevgilim,
Fil üstünden düştüğüm günü, çamura gark olduğum.
İlli han kovuldu şehrinden,
Sığındı eteklerine;
Yıldızlar ektiğin çardağında,
Râm oldu sana,
Sevgilim.
Fil üstünden düştüğüm günü, çamura gark olduğum.
İlli han kovuldu şehrinden,
Sığındı eteklerine;
Yıldızlar ektiğin çardağında,
Râm oldu sana,
Sevgilim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder