1 Eylül 2012 Cumartesi

Hayatı Kimyasallaştırmak

Hayatımızda Kimya'da öğrendiğimiz gibi sürekli bir dengenin sağlanması üzerine kurulu aslında.
Çift taraflı bir denklem bu.
Eşitliği sağlamamız gerekiyor, her şey eşit olmalı.
İki tane konu seçtim bende bu denklemle ilgili olarak.
Birbirini tamamlayan ve birbirine dönüşen iki temel unsur.
Sevgi ve nefret.
Dün Murat Menteş' ile de paylaştığım gibi ikisi birbirini tamamlayan zıt kutuplar bence.
Sevgi varlığın amacı, içeriğin asıl gücüdür.
Kalbinde sevgiyi taşıyan insan bambaşka bir psikolojiye sahiptir.
Sevgiye zıt olarak nefret yaratılmıştır.
Nefret sevginin farklı bir versiyonu gibidir.
Sevgi nefrete, nefret sevgiye dönüşmektedir hayatımızda.
Bunu emsalleştirecek olursak;

Charles Dickens'ın İki Şehrin Hikâyesi romanında Sdyney Carton isimli bir karakter mevcut.
Dünyaya karşı umursamaz ve nefret türevinde bir görüşü var.
Bir gün ise her şey değişiyor; hayatına bir kadın giriyor ve dünyaya olan nefreti sevgiye dönüşüyor.

Batman Kara Şövalye filminde bir karakter var; adı Joker.
Sevginin nefrete dönüşmesinde de onu konuşacağım.
Onun hikâyesi şöyledir:;
Çok sevdiği eşi kumar düşkünüdür ve borcu yüzünden yüzünü jiletle mühürlerler.
Joker ise karısına tutkundur ve onu hâlâ sevdiğini göstermek için yüzünü bildiğiniz haline sokar.
Sonra eşi onun bu hâline dayanamaz ve onu terkeder.
İşte buda bir kadına olan sevginin dünyaya olan nefrete dönüşümünün parçasıdır benim için.

Evren zıtlıkları barındırır ve dönüşümdedir.
Formülleştirecek olur isek;

Sevgi (g) <-------> Nefret (k)
              

İki taraflı ve dönüşümlü reaksiyondur bu; benim için.
Sevginin olduğu yerde nefret, nefretin olduğu yerde sevgi barınabilir.

Hayatımızı kimyasallaştırmak mümkündür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder