İngilizce bilmiyorum lakin seni birde İngilizce anlatmak isterdim, Çince, Korece, Moğolca, İbranice, Latince, Urduca ve bilinen tüm diller. Tüm lisanlardan ayrı yeni bir lisan oluşturup seni birde öyle anlatmak isterdim. Tüm katmanların üzerine çıkmak, tüm kuralları yok saymak ve aslında kuralların olmadığı bir dilde olmadık şekilde seni anlatmak. Bir şey yazmak ancak hiç okuyamamak. Herkesin gördüğü ancak kimsenin anlamadığı bir biçimde yazmak, şimdi yaptığım gibi. Herkesin tüm harflerı açık seçik gördüğü ancak içine girip dibinde neyin olduğunu kavrayamadığı sular, istiridyenin içindeki inci, balığın karnındaki Yûnus, bulutun haznesindeki yağmur damlası ve saklanan ne varsa.
Tüm gizleri toplayıp senin bedenine hapsetmek isterdim. Bedeninin büyüklüğünde tüm sırlar daha da küçülürdü, hatta öylesine bir sinerlerdi ki sana, sen ne olduğunu bile anlamadan tenin tüm sırlara yuva yapardı ve sen şefkatli bir anne gibi onları büyütürdün ve sen yavrularını yuvasında tüm rahatlığıyla büyütmek için dolanıp sonunda bir ot parçasıyla dahi olsa besleyen anne kuş merhametiyle onları göz göz ev yapıp barındıkları yerlerde beslerdin, sen öyle herkesten uzak her şeye yakın tüm sırları anlardın.
Cümle veya kelimelerden değil, harflerden oluşan bir dille seni anlatmak isterdim ve hatta belki yalnızca seslerle. Her harf bir anlama bürünüp tüm sesler böylece karşılanacaktı, yeni bir abeceyle. Ne Latince'nin kolay çözümlenirliği ne Arapça'nın estetiği ne de Çince'nin karmaşası onda barınmayacaktı. Harfleri kâğıtlara değil ete yazılacaktı, kanla. İşte kalbe aşketmek demek isterdim buna, eğer benden evvel denmediyse. Benden sonra denecekse de benden olduğu bilinsin isterdim ve bunun yalnızca senin için oluşturulduğunu.
Bildiğim ne varsa sadece senden bilmek isterdim. Öyle ki yürümeyi, koşmayı, büyümeyi, yaşlanmayı, emeklemeyi ve ölmeyi senden öğrenmek isterdim, yalnız doğum hariç. Doğum iki kişilik olmalıdır oysa, biz doğumun iki ucuyuz, doğum bizim doğumumuz, ölüm ayrı ayrı. Biz beraber doğduk demek isterdim ben doğduğumda, oysa ben öldüğümde yalnızdım, demek isterdim, her ne kadar ölümlerle doğumların kuyusuna benden başka düşen yoksa dahi. Tekrarlıyorum işte, bildiğim tek lisanda, benim doğumumdu bizim doğumumuz, benim ölümüm değil bizim ölümümüz. Toprak benden ölümü alsın ve bana doğumu bahşetsin.
Sadece seni yazmak isterdim, yazabilseydim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder