İnsan, gerçekte ne kadar değerli? Bir denklemin parçası olmaktan ileriye gidemiyoruz gibime geliyor çoğu zaman; çoğunluğu oluşturan, sayımlarda ortaya çıkan herhangi bir rakamdan fazlası değiliz. Dünyadaki yedi-sekiz bilmem kaç milyar insandan birisiyiz yalnızca ve ben, yetmiş-seksen bilmem kaç milyonluk bu ülkede yalnızca bir kişiyim, hiçbir anlam ifade etmeyen. Ölümüm de yaşamım kadar bir rakamdan ibaret olacak. Belki bir bombalı saldırıda ölen yüzlerce kişiden, belki kuş gribinden ölen onlarca kişiden, belki bu yıl ölecek bilmem kaç kişiden biri olmaktan öteye geçemeyeceğim. Acı sınırsızdır ama gözyaşları sınırlı ve hiç kimse sonsuza kadar ağlayamaz, bulutlar hariç, ki onların da damlaları kuruyor gibi. Rakamlardan başka bir şey değiliz aslında ve asıldan uzaklaştıkça anlamımızı yitirmekten başka bir şey yapmıyoruz.
İnsan, gerçekte ne kadar anlamlı? Sanırım hiç. Kendi kendine fikirler, duygular, hassasiyetler, soylar oluşturup çekip giden etten bir parça. Ahiret varsa da bu dünyayı etkilemiyor, yalnızca sonrasına dair bir ışık tutuyor. İnsan, daha bu dünyayı halledememişken kaldı ki diğer taraf... Yorgunluk var yalnızca bedenlerin üzerinde. Anlamlanamamanın sancısını yaşıyor modern insan. Tekerleğin, ateşin, sarkacın bile anlamını yitirdiği, geride kaldığı bu yüzyılda insan, her şeyden daha değersiz. Çoğunluğu oluşturan rakamlardan başka bir şey değiliz.
İnsan, gerçekte ne kadar var? Yok aslında. Tüm ürettikleri öldüğünde kaybolan bir varlıktan bahsediyoruz. En fazla iki kuşak sonra unutulup tarihe karışacak bir şey. Bir aktarım ne kadar ileriye etki edebilir, insan için, sürekli soylar birbirine dolanırken dna örneğinde olduğu gibi. Bir araya gelip geçici bir süre el ele veren guanin-sitozin ve bilmem ne-bilmem ne sarmalından fazlası değiliz.
İnsan, gerçekte ne kadar kendi? Yine hiç. Sürekli dış etkilere göre kendini biçimleyen, tepkilere doğru eğilimler geliştiren, olabildiğince esnek bir yapı. Bu varlık yalnızca hiçler üzerine kurulu. Hiçlerin bu kadar fazlalaştığı yerde anlam da değer de ölüyor ve geriye et kalıyor. Ruh, bu etin içinde hapsolduktan sonra ne kadar değerli ki, bu kadar kirli, paçavra, ucube, cüzzamlıyken. Kirli bedenlerde temiz ruhların hayali. Düşler güzeldir gerçeklerle karşılaştırıldığında.
İnsan, anlamlanamamanın acısını yaşayan varlık, ölümsüzlüğün peşinde asırlardır koşan, bir ad bile olsa geriye bir şey bırakmak arzusuyla dolu olan, bir hiçsin ve aslından uzak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder