Dudaklarından bir kadeh şarap içiyordu,
Dionysos; uyku tüccarı, satılığa çıkarmıştı,
Beyaz çarşaflar içinde,
Seni,
Öldüm, öldüm de geldim.
Nice kuşlar kanatlanıyordu,
Kaf Dağı'nın tuncunu eritirken ben.
Tepegözler avlıyordu insanlar; mezarlıklar,
Dolusu beden yığılıyordu yere, yine de,
Çoğalıyordu insanlar her geçen gün.
Ölüyordum ben de,
Ölüyordum, dirilip geliyordum.
Kar yağıyordu yolunu şaşırıp gökten,
İnerekten merdivenleri, tek tek sayaraktan;
Avucuma konana kadar eriyordu, dilim gibi;
Bir tadımlık sevda diyordu, âşk bir ânlık.
Öldürüyordu beni, göğsüme sapladığı bıçaklarla;
Ölmek bilmiyordum,
Göğsümde bıçaklarla kalkıp yürüyordum.
Kaç hayatı ufaladın parmaklarının arasında,
Yere düşen umutlarının toz bulutu nerede?
Beklerken bir ağaç kovuğunda günü,
Gelmeyeceğini bile bile, kaç kuşla haber yolluyordu;
Habercilerin yollarda avlandığını bile bile.
Kaç türkü söylüyordu o, o geceler boyu dilsiz?
Ben hepsini dinliyor, kör gecelere atıyordum kendimi;
Öldürüyordun, sonra gömüyordun beni, önüne.
Habercilerin yollarda avlandığını bile bile.
Kaç türkü söylüyordu o, o geceler boyu dilsiz?
Ben hepsini dinliyor, kör gecelere atıyordum kendimi;
Öldürüyordun, sonra gömüyordun beni, önüne.
Ölüyordum gözlerinin önünde,
Bir karabasan gibi izliyordun beni.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder